Dilara Ayşe Akdeniz – Atlas


Tül perdelerin ardından yüzüme vuran gün ışığıyla uyandım. Zihnim durgun bir göl gibi kıpırtısız ve berraktı. Deliksiz uyuduğum, rüya âleminin şerbetini kana kana içip uyandığım sabahlar böyle olur. Hayatla aramdaki duvar çekilir, çocuksu bir saydamlıkla bakarım dünyaya. İlk bakışın yinelenen saflığıyla. Bir şey düşünmeden, dağlık bir manzarada bir patikaya uzanır gibi. Karamazov Kardeşler’de bahsedilen bir şey düşünmeden yalnızca seyreden adamın tablosu gelir aklıma.

Ben de seyrettim. Tavanı seyrettim, kirli beyaz duvarları, köşelerdeki örümcek ağlarını, duvardaki Uzak Doğu imalatı saati, saatin üzerindeki altuni kanarya suretini, o kanatlara çarpıp da dönen yelkovanı, İran yeşili yüksekçe bir saksıya dikili menekşeleri… Hepsini seyrettim. Bu karmakarışık ucuz öğrenci odasını, bulup buluşturmalarla derlenmiş Fransız usulü çakma dekorasyonu, beyaz demirden kitaplığı, Tanpınar’ın yanına sıkıştırılmış Duino Ağıtlarını, Dalgalar’ı, kırmızı mukavva ile ciltlenmiş sahaf eskisi Oğullar ve Sevgililer’i…

Devamı: Mahalle Mektebi 32

Önceki Deniz Denizel - Video Oyunları ve Sanat I
Sonraki Gülşen Funda Çelik - Sınır