15 Temmuz Direnişi Mahalle Mektebi’nde


15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan hain darbe girişiminin ardından, edebiyat dergileri de özel sayılar ve dosyalar hazırlamaya devam ediyor. “İnsan unutur literatür asla.” mottosuyla; o gece yaşanan ihaneti ve halkın vatana bin yıllık aşkla sahip çıkmasını olanca canlılığı ile işliyor.

Mahalle Mektebi dergisi de yeni dönemin ilk dosya konusu olarak, Temmuz Direnişi/Dirilişi temasını belirledi. 36 adet dosya yazısıyla, Mustafa Kirenci’den Hüseyin Alemdar’a uzanan geniş bir yelpazeden isimlerle ortaya koyarken bir milat olarak Temmuz bizim için ne ifade eder teması etrafında şair, yazar ve değişik kesimden insanımız ile bir soruşturmaya da yer veriyor aynı zamanda. Ayrıca Dünya basını da taranarak dış dünyanın bakışı da kayıt altına alınmış. Bu yönüyle biraz da sonraki nesillere belge bırakılması düşünülmüş. Sadece dosya konusuyla sınırlı kalmayıp öykülere, şiirlere, düşünce bölümüne taşan o kararlı duruşun birikimiyle Mahalle Mektebi dergisi 1 Eylül’den itibaren raflardaki yerini alıyor.

Öykü

Öykülerle açılan dergide ilk öykü Köksal Alver’in yazdığı “Yalandan”. Bir otobüs yolculuğu sırasında sohbeti açan koltuk arkadaşının hinliğiyle “yalandan” imam olduğunu söyleyen adamın geçirdiği içsel süreçler ve özellikle 15 Temmuz’dan sonra “imam” olmanın çağrıştırdığı tüm siyasi ve sosyolojik anlamlar bu öyküde incelikle vücut buluyor.

Hasan Harmancı’nın “Zifiri Karanlıkta” adlı öyküsü bir gece karanlığındabaşlayan, kim bilir kaç kişinin hayatını ve ülkemizi yıllarca karanlıkta bırakmaya azmetmiş o kara ellere bir tepki. Bir yumruk sıkılmadan önce, bir ağız açılmadan önce kafadan geçen şiddetin yoğunluğu oldukça dikkat çekici. Ve öfke hiçbir zaman böylesine, duygularımıza tercüman olmamıştı. Hıncın kelimelere bürünen estetiği bir eylem beklememizi de zorunlu kılıyor bu hikâyede.

Ali Güney’in “Dağlara Kar Yağıyor” öyküsü babanın ve vatanın ne kadar da birbirine benzediğini haykırıyor. Kırılgan bir oğlan çocuğunu mahpustaki babadan, mahpustaki babayı vatanın karlı dağlarından ayrı düşünmek ne mümkün. Kadın ise ateşin ve suyun başında, ekmek ve ayran olup can büyütüyor bin yıllık toprağına. Acısı ve tatlısıyla, varlığı ve yokluğuyla bir vatanda var olmak en çok bu hikâyede anlam kazanıyor.

Emine Acar’ın “Silinemeyen Darbeler” adlı öyküsü 80’li yıllardan, post modern 28 Şubat’tan yola çıkıp bir kalkışmadan ibaret kalan 15 Temmuz’a geliyor. Ülke tarihimizde silinemeyen izler ve bir yaşamak artığıyla devam etmeye çalışan insanlar bırakan hain girişimlerin izdüşümleri öfkemizi bir kez daha yeniliyor.

Selvigül Kandoğmuş Şahin’in “Nefes Al Ölmeyeceksin” öyküsü bir yandan ihaneti, diğer yandan vatana sadakati işlerken; gözden çıkarılan ve göze alınan her şeyiyle o gece hala tüylerimizi diken diken ediyor. Pisliği ve cesaretiyle, satılmışlığı ve vefasıyla, çirkinliği ve adanmışlığıyla siyahın beyazdan ayrıldığı o an, insan olmanın zemininde oldukça çarpıcı bir şekilde işleniyor.

Bu sayıdaki diğer öyküler Mehmet Kahraman’dan “Yağmurda Konuşmak”, Ahmet Sarı’dan “Pizza”, Betül Ok’tan “El”, Kürşat Çelik’ten “At Hırsızları”.

Devamı: Tıklayın

Önceki Abdullah Kasay - Toz Duman
Sonraki Mahalle Mektebi 31 (Eylül-Ekim 2016)