Kenan Çağan ile; Popüler Kültür, Aydın, İdeoloji… Üzerine


Konuşturan: Ömer Korkmaz

Sayın Hocam merhabalar. Öncelikle sizi şair kimliğiniz- le tanıyoruz. Bunun yanı sıra sosyoloji alanında akademisyensiniz. Hem akademik hem de edebi çalışmalarınızı söy- leşide değerlendirmek istiyoruz. Çalışmalarınız popüler kültür, aydın, ideoloji, sanat sosyolojisi, edebiyat sosyolojisi, İslamcılık, düşünce tarihi gibi konularda yoğunlaşıyor. Öncelikle çok özel çalışmalarınızda yer alan, aydın meselesine ilişkin birkaç soru sormak istiyoruz izninizle. “Aydın’ın toplum üzerinde yönlendirici etkisi vardır” diyorsunuz. Dünden bugüne aydınlar toplumda nasıl etkili olmuştur, nasıl “yönlendirici” olmuştur?

Modern zamanların bir figürü olan aydının temel tanımlayıcı vasfı bilgi. Modernitenin aklı yüceltme ediminden sonra, bilginin nihai kaynağı olarak aklı kabul eden aydının temel işi de bilgi sahibi olmak, bilgi üretmek. Yani aydın bir beden işçisi değil, aklını kullanarak entelektüel üretimde bulunan bir kişi o. Ancak bilgi tek başına kişiyi aydın yapmaya yetmez. Hele hele zamanımızda. Zira eğitim zamanımızda çok yaygınlaşan bir olgu. Zamanımızda toplumun bütün bireyleri akıl sağlıkları yerindeyse uzun süreli zorunlu bir eğitime tabi tutuluyor. Bunun yanı sıra bilgi tekno- lojileri sayesinde bilgi artık çok kolay ulaşılabilir durumda. Denilebilir ki bilgiye ulaşmak artık fazlasıyla sıradan. Bu yüzden de aydın olmak için bilgiden fazlası lazım. Zira bu meselede kalem oynatan bazı yazarların da ifade ettiği gibi pratik bilgi uzmanları kapsamlı alan bilgilerine rağmen aydın olarak tanımlan(a)mazlar. Pratik bilgi uzmanlarının bilgi konusunda bir eksikleri yoktur. Ancak onların bilgisi spesifik bir alanın bilgisidir. Aydın söz konusu olduğunda, bahse konu ettiğimiz bilgi bir uzmanlık bil- gisi değildir. Kişiyi aydın kılacak olan bilgi hakikatle irtibatlı olmayı amaç edinen bir bilgi olmalıdır. Ayrıca bu da yetmez; zira haki- kat istenci kararlılık ve mücadele de gereksinir. Aydın eşyanın ve olayların aslına vakıf olmayı temin edecek olan eldeki bilgiyle dirayetli ve kararlı bir tavır içinde olmalıdır. Yani her ne pahasına olursa olsun gerçeğin ya da hakikatin bilgisini dillendirmelidir. Dolayısıyla bilgi aydın olmak için gerek şarttır ama yeter şart değildir. Yeter şart cesaret, kararlılık, mücadele ve bedel ödemeyi göze alabilmektir. Bilgiyle cesareti harmanlayacak katalizör ise samimi- yet ve dürüstlüktür. Yani aydın, fikrin namusuna sahipse aydındır. Aydın üzerinde yürüdüğü bir ahlaki zemin varsa aydındır.
İşi ve üretimi bilgi olan kişi- nin toplum üzerindeki etkisi de kuşkusuz çok fazladır. Aydın tabir caizse toplumun aklıdır. Akıl insanda ne ise, toplumda da o. Topluma yol göstermek, yön vermek aydının temel işlev- lerinden biridir. Akıl ifsad olursa toplum da ifsad olur. Onun için aydın namuslu olmak zorunda, olmazsa üretebileceği faydanın kat kat fazlası zarar üretir toplum için. Vicdanı olmayanın bilgisi toplum için zehirdir, ihanettir. Söylediklerimizden de anlaşıldığı üzere aslında bilgi sahibi iki kişiden bahsediyoruz. Birincisi bilgisini hakikatin hizmetine sunan cesur ve namuslu olan kişi, ikincisi ise bilgisini hakikatin hilafına işleten, çıkarcı, korkak olan kişi. Birincisine gerçek aydın diyebiliriz, diğerine de sahte aydın. Görüldüğü gibi ikisi arasındaki farkı yaratan bilgi değildir. Özetle şöy- le söyleyebiliriz; aydın tavrı aslında iktidar karşısında kendini belli eder. Her tür iktidar yönetmek, yönlendirmek, manipüle etmek, istismar etmek, sömürmek iştiyakıyla doludur. İktidar bunu zor kullanarak da yapar, rıza üreterek de. İktidar rıza üretiminde aydınların ihanetine muhtaçtır. Sahte aydın bir tür göz boyacıdır, bir tür sihirbaz, bir tür hilekar. Toplumu aldatan, ona ihanet eden, onu yanlış yönlendiren, toplumun düşmanlarıyla işbirliği ya-pan sahte aydındır.

Devamı 33. sayımızda…

Önceki Yılın Hikaye Yazarı Mehmet Kahraman
Sonraki A. Ali Ural ile; Edebiyat Yayıncılık ve Dergicilik Üzerine